
Hatay Meselesi Nedir? Hatay Meselesi nasıl çözülmüştür ? Atatürkün Hatayın ne kadar önemli olduğunu yapılan büyük uğraşlarla alındığını bu yazımızda değindik. Hatay Fransızların işgaline karşın büyük sorunlar teşkil etmekteydi ve Türkiyenin Misak-i Milli sınırları içersinde olduğundan dolayı başta Atatürk olmak üzere Türkiye yeniden anavatanın sınırlarına girmesi için uğraşmıştır. O halde yazımıza geçelim.
Mondros mütarekesi şartlarına uymayarak Suriye’den Adana ve bölge. sine doğru yayılan Fransız ordusunun Hatay’ı da işgal etmesi sonucu ortaya çıkan mesele. Adana’da olduğu gibi Hatay’da da milis güçlerinin Fransız ordusu karşısında müdafaa hareketlerini sürdürmesi bu bölgenin de Misak-ı Milli sınırları içine alınmasını isteyenleri haklı çıkarıyordu. Fransızlarla yapılan görüşmeler (1921) sırasında müdafaa hareketinin yöneticilerinden Tayfur Sökmen’in başkanlığında bir kurul Ankara’ya gelmişti. Kurul üyeleri Mustafa Kemal Paşa’dan hem bir hak, hem bir mecburiyet olduğu için Hatay’ın millî sınırlar içine alınmasını sağlayacak çarelerin bulunmasını istedi. Ama ne var ki; Fransızlar bu görüşmelerde Hatay üzerindeki niyetlerinde inatçıydılar. Genel olarak Kurtuluş Savaşının kazanılmasında önem taşıyan bir antlaşma görüşmelerinin yapıldığı sırada, özel olarak Hatay’ın Milli Misak sınırları içine alınması konusunda direnmek, antlaşmayı başarısızlığa sürükleyebilirdi. 1921 yılının şartları içinde bu durumu değerlendiren Mustafa Kemal Paşa Fransızlarla olumlu yönde gelişen siyasi ilişkileri bir çıkmaza sokmamak ve geleceğini teminat altına alan temel ilkelerde taviz vermemek için Hatay’ı geçici olarak Fransızlara bıraktı. Ankara antlaşmasının getirdiği bu sonuç 1936 yıllarına kadar sürmüştür. 1936’da Hatay’ın Milli Misak sınırları içine alınmasını gerçekleştirmek için hazırlanan tasarılar uygulanmaya başlandı. Önce merkezi İstanbul’da bulunan İskenderun ve Antakya Yardımlaşma Derneğinin adı “Hatay Hâkimiyet Cemiyeti” olarak değiştirilerek Dörtyol’da bir şubesi açıldı.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde bağımsız Antakya milletvekili olarak bulunan Tayfur Sökmen, bu ilçede Hatay’ın bağımsız olmasının tarihi sebeplerini açıklayan bir konuşma yaptı. Başlatılan bu politik taarruzlara rağmen Fransız hükümetiyle ilişkilerin bozulmamasına çok dikkat edildiği bu dönemde, Fransız Başbakanı Leon Blum’un Suriye’ye bağımsızlık tanınacağı konusundaki konuşmaları üzerine Fransa’ya Ankara antlaşmasında (1921) yer alan temel ilkeler hatırlatılarak, Hatay’da özerk bir yönetimin şart olduğu bildirildi ve meselenin Milletler Cemiyetinde görüşülmesi istenildi. Çoğunluğun Türk mü, Arap mi olduğunu tespit etmek için yapılan halk oylamasında tarafsız hareket edilmediği gerekçesiyle Türkiye, hem yeni bir seçim yapılmasını, hem de seçim tarafsızlığını teminat altına almak üzere bir Türk askeri gücünün Hatay’da bulunmasını istedi. Bir yandan da ordu Güney’de manevralara başlamış, Atatürk ölümünden 5-6 ay önce (10 Mayıs 1938) Mersin’e hareket ederek, barış yoluyla olmadığı takdirde, silâh yoluyla Hatay meselesine Misak-ı Milli çerçevesi içinde bir çözüm getirmek karar ve amacında bulunduğunu anlatmak istemişti.

Devlet Başkanının ve hükümetin bu kararlı tutumu karşısında Fransızlar yeni bir anlaşmayla, Türk ordusunun Hatay’a girmesi ön şartını kabul ettiler. 5 Temmuz 1938’de Albay Şükrü Kanatlı komutasında Hatay’a giren ordunun sağladığı teminat altında yapılan seçimler sonucu (13 Ağustos 1938) Hatay Milli Meclisinin 40 milletvekilliğinden 22 sandalyeyi Türk adayları kazandı. Daha sonra hazırladığı Anayasa ile Cumhuriyet yönetimini kabul ederek Devlet Başkanlığına Tayfur Sökmen’i seçen Hatay Milli Meclisi bir yıla kalmadan da Türkiye Cumhuriyetine katılma kararı alarak tarihi görevini yerine getirdi.