EğitimNedir?

Hümanizm nedir?

Hümanizm denilen bir kavram var, bu kavram gündelik dilde pek kullanılmasa da genel anlamda duyduğumuz aşina olduğumuz bir kavram. Peki biz bu kavramdan ne kadar haberdarız? Bu kavramın kökenleri ne zamana dayanıyor? Daha da önemlisi Hümanizm ne demek?

Hümanizm Nedir?

Günlük hayatımızda birçok kez duyuyoruz, peki bu hümanizm nedir? Felsefede sıkça kullanılan bu kavram, basit olarak insan ahlakını ve insan etiğini temel alan, adalete uyum sağlayan bir düşünce biçimidir. Pratik hayatta ve teorik hayatta, bu ögeleri temel öğretisi olarak hareket eden ve tüm insanların değerli, onurlu olduklarını benimseyen bir öğreti,bir düşünce biçimidir. Çağlar ve asırlar geçtikçe anlamında da farklılıklar gösteren bu felsefede, etimolojik olarak anlam “humanistas” sözcüğünden gelmektedir. Anlamı insan doğasına ilişkin özellikler olan “humanistas” sözcüğünün kökeni grek kökenlidir. Ortaçağda hümanizm’in belirtileri görülmemiştir fakat bu çağda dünya ve Avrupa geri kalmışlıktan kavrulurken, Türk dünyası ki otomatik olarak İslam dünyası farkında olmadan hümanizmin kendisini yaşamaktaydılar. Mevlana Celaleddik Rumi, Yunun Emre, Hacı Bektaşi gibi düşünürler, fikir adamları, din alimleri hep yaptıkları hareketler ile hem de söyledikleri sözler ile hümanizmin aslında insanın kendisinin içinde olduğunu bütün dünyaya göstermişlerdir.

Hümanizm Nasıl Ortaya Çıktı?

Fakat literatürde Rönesans(Renaissance= Yeniden Doğuş) ile başladığı düşünülmektedir. İnsanın bir varlık olarak, önemli olduğu görüşü insanın yanında bütün canlılara karşı bakış açısı saygı,sevgi ve koruyucu bir politikadır. İnsana olan değeri gösterirken, bencillikten yola çıkmaz. Aksine evrenin canlıların yaşayabileceği bir potansiyelde olduğu ve insanların din,dil,ırk,mezhep ve görüş ayrımı yapmaksızın eşit oldukları, her birinin değerli olduğu fikrini savunmaktadır.

Katolik kilisesinin insanlar ve köylüler üzerinde yapmış olduğu baskı ile birlikte feodal toprak ağalarının da karşı konulamaz vergi talepleri ile yapılan baskı sonucunda, insanlarda eşitlik ve adalet kavramları gelişmiştir. Rönesans sonrası gelen Fransız ihtilali ile birlikte, insana saygı hoşgörü bireyi koruma gibi kavramlar, bütün dünya literatüründe kendini bulmuştur.

 Aydınlanma dönemi ile dini sosyal hayatın içinden çıkaran Batı Avrupa, dini özel hayatın içine koymuştur. Bu durum birey özgürlüğünün yolunu açan ilk adım olmuştur. İşte birey özgürlüğünün gelmesi ile birlikte hümanist felsefe aslında temel olarak bu gibi devletlere oturmuştur.  Fransız yazar, Montaigne kendi eseri “Denemeler”de şöyle der, “Ben her şeyden önce kendimi araştırıyorum; benim fiziğim de, metafiziğim de budur.” Bu yazarın görüşüne göre, sonsuz doğa her insanda kendini ayrı biçimde gösterir. Bu anlamda kendisinde asıl olan doğayı bulmak ister.

Hümanizm neyi esas alır?

Gelenek olarak ezoterik gelenek, temelde insanı esas alır. İnsanı temel alırken, insanın aslında temel almakla kalmaz, insanı bir araç olarak kullanarak kutsal olana ulaşmak ister. Bunun olması için ise insan’ın “insan-ı kamil” olması gerekmektedir.  Yani ruhani anlamda Tanrı ile olan bu yapıda, kendi içindeki o kamilin tanımak gerekir. Bu tanıma insanı doğal olarak Tanrıya ulaştıracağıdır. Burada insanı kutsal köklerini veren aslında insanın kendi kamil davranışı ve hümanist yaklaşımıdır.

Hümanizmin Amacı Nedir?

Işık doğudan yükselirin bu anlamda söylenmesi çok doğrudur.  Yunus Emre’nin insan kalbi kırmanın, ibadetin bütün yararlarını gölgeleyeceğini dile getirmektedir. Ayrıca şu dizeler ise “bir ben vardır benden içeri” ile “ete kemiğe büründüm, yunus diye gözüktüm” bu dizeler hem ezoterik yaklaşımı hem de Yunus’un kendi içindeki o arayışı göstermektedir.

Burada şuna da değinmek gerekir, Anadolu tasavvuf anlayışı, hem Şaman geleneğinin etkilerini taşıması ve İslam ile bu etkileri birleştirmesi sonucunda, hümanist bir ahlak felsefesi halini almıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

deneme bonusu veren siteler